Demirden Bir Aletin Tarihi Etkilemesi

Demirden Bir Aletin Tarihi Etkilemesi

Eski Çinlilerin tarif ettikleri gibi kadim “Türkler at sırtında doğarlar ve yaşarlar ve at sırtında ölürler.” Her ne kadar at ilk olarak Kazakistan bozkırlarında M.Ö. 3500 yıllarında evcilleştirilmişse de ata ilk binenlerin yine Avrasya bozkırlarında M.Ö. 1000-600 yıllarında yaşadıkları düşünülmektedir. Gerçekten de güney Sibirya ve kuzeybatı Moğolistan petrogliflerinde bir zamanlar var olan atlı araba resimlerinin bu dönemlerde yerlerini ata binenlerin resimlerine bıraktıkları görülmektedir. 

Eski devirlerde ata binenler eski Orta Doğu uygarlıklarında da seyrek biçimde görülmüştü fakat topyekün toplum olarak binenler kadim Türkler idi. Daha eski Moğollar bile ata binen toplum olarak bilinmezken eski Türkler için atsız hayat düşünülemezdi. Nitekim Hunlar Avrupa’yı istila ettikleri zaman eski Yunanlılar onları insan başı taşıyan at vücutlu sentorlar olarak tasvir etmişlerdi. Eyerli veya eyersiz ama özellikle üzengisiz ata binmek kolay bir iş değildi ama eskiden tüm Türk toplumu için doğal bir iş idi. 

Fakat Avrupalılar yaklaşık M.S. 6. yüzyılda Türklerin icat etmiş olduğu üzengi ile tanıştıktan sonra tarihin akışı da bundan etkilenmişti. Böylece üzengi sayesinde ata binmek kolaylaşmış ve bununla birlikte Avrupa’da yeni atlı savaşçı sınıfı yani şövalye sınıfı doğmuş oldu.