Kanser amansız bir hastalık olduğu için esas hedef hastalığı mümkün olduğu kadar erken teşhis etmektir. Hastalık ne kadar geç fark edilirse hastalıktan kurtulmak ta o kadar zorlaşır ve hatta imkansızlaşır.
Kanser ile mücadele iki yöntem vardır. Birincisi hastalığın oluşmasından önce erken teşhis edilmesi, ikincisi de hastalığın keşfedilmesinden sonra tedavi edilmesidir.
Burada bu hastalığa yakalanmış hastamıza neler yapılması gerektiği hususunda sizlere bilgi vermeyi arzu ediyorum. Kansere yakalanan hastamız için yapılması gereken hususları ayrıntıları ile hastamıza anlatmak benim ve meslektaşlarımın görevidir.
Kanserle mücadelede bilinen yöntemlerden erken teşhis benim kanımca en önemli olan yöntemdir. Kadın ve erkek için erken teşhis, belli bir yaştan sonra yerine getirilmesi gereken bir dizi testlerden oluşur. Tavsiyelerin uygulanması ile hastalık en erken evrede yakalanabileceği için bu hayat kurtarıcı nitelikte olacaktır.
Örnek olarak, yakın tarihe kadar tüm dünyanın tütün kullanımından çektiği akciğer kanseri ve bu hastalığın beraberinde getirdiği sorunları önleyebilmek amacıyla yapılan erken teşhis çalışmalarının sonuca vardığını görüyoruz. 29 Haziran 2011 tarihinde yayınlanan, toraks tomografisinin çok tütün kullanımı yapanlar üzerinde ABD’deki Ulusal Akciğer Tarama Araştırması (NLST) sonuçlarına göre torraks tomografisinin tarama testi olarak kullanıldığında akciğer kanserleri ölümlerini düşüreceği görüşüne varıldı. Bu sonuç riskleri yüksek içiciler için bir ümit vermektedir. Toraks tomografisinin tarama testi olarak uygulanmasının, akciğer kanseri nedenli ölüm oranının da uzun vade de düşüşü sağlayacağı beklentisi vardır.
Bilinmesi gereken diğer bir husus erken teşhisin kanserin erken tanınmasını sağlayabilmesi dışında kanseri engellemeyeceği gerçeğidir. Yukarıda bahsedildiği gibi amaç kanseri erken yakalamaktır. Bu konuya ileride ‘Kanser Taraması’ bölümünde de değinilecektir.